NUMARALI
HADİS-İ ŞERİF:
412 - (1337) وحدثني
زهير بن حرب.
حدثنا يزيد بن
هارون. أخبرنا
الربيع بن
مسلم القرشي
عن محمد بن
زياد، عن أبي
هريرة. قال:
خطبنا رسول
الله صلى الله
عليه وسلم
فقال
"
أيها الناس !
قد فرض الله
عليكم الحج
فحجوا " فقال
رجل: أكل عام ؟
يا رسول الله !
فسكت. حتى
قالها ثلاثا.
فقال رسول
الله صلى الله
عليه وسلم" "لو قلت:
نعم. لوجبت.
ولما
استطعتم". ثم قال
"ذروني ما
تركتكم. فإنما
هلك من كان
قبلكم بكثرة
سؤالهم
واختلافهم
على أنبيائهم.
فإذا أمرتكم
بشيء فأتوا
منه ما
استطعتم. وإذا
نهيتكم عن شيء
فدعوه".
{412}
Bana Züheyr b. Harb
rivayet etti. (Dediki): Bize Yezîd b. Hârûn rivayet etti. (Dediki): Bize Rabi'
b. Müslim El-Kuraşî Muhammed b. Ziyâd'dan, o da Ebû Hureyre'den naklen haber
verdi. Ebû Hureyre şöyle demiş:
«Resulullah (Sallallahu
Aleyhi ve Sellem) bize hutbe okuyarak:
— Ey cemaat! Allah size haccı farz kılmıştır.
Binâenaleyh hacc edin! buyurdular. Bunun üzerine bir adam ayağa kalkarak:
— Her sene mi yâ Resûlallah? diye sordu.
Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) sükût buyurdu. Hattâ o zât sözünü üç
defa tekrarladı. Nihayet:
— Evet desem (her sene) vâcib olur. Siz de buna
güç yetiremezsiniz buyurdu ve şunu ilâve etti:
— Ben sîzi bıraktığım müddetçe siz de beni
bırakın. Sizden önce geçenler ancak çok sual sormaları ve Nebileri hakkında
ihtilâfa düşmeleri sebebiyle helak olmuşlardır.
Ben size bir şey emrettimmi ondan gücünüzün yettiği kadarını yapın! Bir
şeyden sîzi men ettimmi onu derhal bırakın!»
İzah:
Bu hadîsi Buhâri
«Kitâbü'l-i'tisâm'da tahrîc etmiştir. Yalnız onun rivayetinde hadîsin baş
tarafı zikredilmemiş :
«Ben sizi bıraktığım
müddetçe siz de beni bırakın» cümlesinden itibaren geri kalan kısmı biraz lâfız
değişikliği ile nakledilmiştir.
Resulullah (Sallallahu
Aleyhi ve Sellem)'e suâl soran zât Akra' b. Habis'tir. Nitekim hadîsin bir
rivayetinde ismi tasrîh edilmiştir.
Usûl-ü Fıkıh ulemâsı,
mutlak emrin tekrar iktizâ edip etmiyeceği hususunda ihtilâf etmişlerdir. Bu
hususta dört mezhep vardır.
1) Mutlak emir umûm ve
tekrar iktizâ eder.
2) Umûm ve tekrar
iktizâ etmez. Lâkin bunlara ihtimâli vardır. İmam Şafiî'nin mezhebi budur.
Nevevî diyor ki: «Ulemâmızca sahîh olan kavle göre emir tekrarı iktizâ etmez.
İkinci kavle göre tekrarı iktiza eder. Üçüncü bir kavle göre bir defadan
fazlası hakkında beyâna ihtiyâç vardır. Binâenaleyh tekrarı iktizâ ettiğine ve
etmediğine hükmolunamaz. Tevakkuf olunur. Bu kavlin sahipleri babımız hadîsiyle
istidlal etmişlerdir. Çünkü mutlak emir tekrarı yahut adem-i tekrarı iktizâ
etseydi Hz. Akra' Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'e sormazdı. Nebi
(Sallallahu Aleyhi ve Sellem) dahî kendisine: Suâle hacet yok. Mutlak emir şu
mânâya hamledilir, cevâbını verirdi. Emrin tekrar iktizâ ettiğini söyleyenler
Hz. Akra'ın meseleyi ihtiyâtan ve îzâhat almak için sorduğunu iddia ederler.»
3) Hanefîye ulemâsından
bâzılarına göre mutlak emir tekrar icâb etmez. Lâkin bir şarta muallâk olur
veya bir vasfın sübütuyla mukayyed bulunursa tekrar ifâde eder.
4) Hanefîler'in ekserisi
tarafından ihtiyar edilen sahih mezhebe göre mutlak emir umûm ve tekrar iktizâ
etmez. Onlara ihtimâli de yoktur. Namaz, oruç ve zekât gibi ibâdetlerin
tekerrür etmesi sebeplerinin tekerrüründen dolayıdır. Haccın sebebi olan Beyt-i Şerif tekerrür etmediği için ömürde
bir defa îfâ etmekle bu babdaki emir yerini bulur.
Marûdî, Hz. Akra'in
suâli üzerinde şu müteâlâda bulunmuştur: «Hacc lûgatta kasıt mânâsına gelir.
Lügat itibariyle bunda tekerrür vardır. Binâenaleyh Hz. Akra' bu cihete bakarak
haccın her sene tekerrür etmesine ihtimâl vermiş olabilir. Lügat ulemâsından
naklettiğimiz bu mânâya bakarak bâzıları Umre'nin vâcib olduğunu
söylemişlerdir. Onlara göre hacc emri lügat ve iştikak itibariyle tekrar iktizâ
eder. Halbuki ulemâ haccın ömürde bir defa farz olduğuna icmâ akdetmişlerdir.
Binâenaleyh lügat itibariyle tekrar ifâde eden bu emir umrenin vâcib olmasını
iktizâ eyler.»
Yine Usûl-ü Fıkıh
ulemâsına göre bir şeyden nehy o şeyi devam üzere bırakmayı iktizâ eder.
Binâenaleyh Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Selleni)'in :
«Sizi bîr şeyden
nehyettimmi onu derhal bırakın» sözü ıtlâkı üzere bırakılır. Bundan yalnız
zaruret hâli müstesnadır.
Resûlullah (Sallallahu
Aleyhi ve Sellem)
«Ben sizi bıraktığım
müddetçe siz de benî bırakın...» buyurmakla «size bir şey emir veya nehiy
etmediğim müddetçe siz de beni bırakın. Bir şey sormayın» yahut «Bir mesele
hakkında inceden inceye tafsilât istemeyin. Çünkü bu işin sonu Benî İsrâil'in
helaki gibi kötü bir neticeye varabilir» demek istemiştir. Filvaki Allah Teâlâ
bir sığır kesmelerini Benî İsrail 'e emir buyurmuştu. Emre itaatla herhangi bir
sığırı kesseler emir yerini bulurdu. Fakat onlar öyle yapmadılar. Kesilecek
hayvanın rengi nasıl, yaşı kaç olacak gibi birçok sualler sordular. Onların bu
isyankâr suallerine karşı Allah Teâlâ'da kendilerine şiddet gösterdi ve bu
yaptıklarından dolayı onları zemmeyledi.